dc.description.abstract | Kamu Yönetimi disiplini, bugünkü anlamda olmasa da, çok eskilere dayandırılmaktadır. Bu alanda çalışma yapanlardan bir kısmı yöneticilere yazılmış olan “risale” ve “name”leri kamu yönetimi alanındaki ilk eserler olarak görürken diğer bir kısmı Kamu Yönetimi öğretiminin başlangıç yılları olarak “Enderun” yıllarının kabul etmektedir. Fakat genel kabul gören bir şey var ki, çağdaş anlamda Kamu Yönetimi öğretiminin ilk nüveleri Mekteb-i Mülkiye ile atılmıştır.
Fakat bu dönemde Kamu Yönetimi öğretimi İdare hukukunun bir alt dalı olarak görülmüş ve o disiplin altında incelenme imkanı bulmuştur. 1950’li yıllarla birlikte Türk Kamu Yönetimi, Anglo-Amerikan dünyasında olduğu gibi siyaset biliminde bağımsızlaşarak değil, İdare Hukukundan ayrılarak bağımsız bir disiplin olma yoluna girmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak ta Kamu Yönetiminin ayrı bir disiplin olup olmayacağı özellikle İdare Hukukçuları tarafından tartışılmaya başlanmıştır. Kimi hukukçular, Kamu Yönetiminin İdare hukukunun bir alt dalı, konusu, olduğunu savunmaya devam etmişler, bazıları ise kamu yönetimini idarenin hukuk dışı yönleriyle meşgul olan bir alan olarak görmüş, her ne kadar hukukla bir bağlantısının olmasına rağmen başlı başına bağımsız bir disiplin olması gerektiğini savunmuştur.
Bu tartışmalara rağmen Kamu Yönetimi, bağımsız bir disiplin olarak gelişimini sürdürmüştür. Bugün Kamu Yönetimi, gerek öğretim olanaklarının gelişmişliği ile gerek yetişmiş eleman imkanları ile ve gerekse oluşturulmuş devasa bir Kamu Yönetimi literatürü ile bağımsız bir disiplin olmuştur. Fakat şunu da ifade etmek gerekir ki, bu süreçte bir taraftan da Kamu Yönetimi siyaset, yönetim, hukuk üçgeninde gide gelerek, kimliğini aramayı sürdürmektedir.
Nitekim bugün tartışılan ise, Kamu Yönetiminin bir disiplin dalı olup olmadığı değil, özellikle 1980’li yıllardan sonra Kamu Yönetimi yazınına egemen olan Yeni İşletmecilik anlayışının bu disiplini nerelere sürükleyeceğidir. | en_US |