DİL VARLIĞININ ONTOLOJİK ZEMİNİ
Access
info:eu-repo/semantics/openAccessDate
2014Access
info:eu-repo/semantics/openAccessMetadata
Show full item recordAbstract
Dil konusu pratik yaşamımızın her alanında önemli bir yer tutmaktadır. Bu konunun teorik zemini ile ilgili felsefi anlamda yapılmış çalışmaların en önemlilerinden birisi olan Wittgenstein’ın çalışmaları ise dönüm noktası niteliğindedir. Wittgenstein’ın dil yaklaşımını birinci ve ikinci dönem olarak ele aldığımızda her iki dönemin felsefi zemininin ontolojik yeterliliğinin ne olduğu sorgulanmaktadır. Bu sorgulamanın sonucunda Wittgenstein’ın birinci döneminin yaşamsal perspektiflerin ortaya konulmasını sağlayan dil için yeterli bir felsefi zemine sahip olmadığı ikinci döneminin ise bu bakımdan çeşitli yaşam alanlarına saygı duyan bir dil yapısı oluşturduğu ortaya konulmuştur. Bununla birlikte ontolojik zemini daha güçlü olan ve günümüzdeki dil sorunlarını yaşam pratiklerini de göz önüne alarak çözmek için daha verimli bir zemin olarak Herder, Humbolt ve Heidegger’in dil yaklaşımları üzerinde durulmuştur The subject of language holds an important place in every field of our practical lives. In a philosophical sense, the works of Wittgenstein- one of the most important study of researches made - related to theoretical ground of this topic is a turning point. If we consider Wittgenstein’s approach to language as first and second term, what should be ontological adequacy of philosophical ground of both terms has been questioned. At the end of this questioning, it is prevailed that there may not be sufficient philosophical basis for language allowing to demonstrate the vital perspectives of Wittgenstein’s first period, whereas in this regard, his second period has formed a language structure respecting to variety of habitats. However, we focused on language approaches of Herder’s, Humbolt’s and Heidegger’s having the strongest ontological basis to solve the problems of language in nowadays as a more efficient backdrop by considering the practicals of life