CRITICISM OF WESTERN CULTURE IN THE WORKS OF CEMIL MERIÇ AND ALI SHARIATI
Access
info:eu-repo/semantics/openAccessDate
2017Access
info:eu-repo/semantics/openAccessMetadata
Show full item recordAbstract
Bu çalışma Batılı düşünür ve meselelerini karşılaştırmak suretiyle Doğu'nun entelektüel dünyasının önemli fakat popüler olmayan münevverleri Ali Şeriati ve Cemil Meriç bağlamında sosyolojideki güncel tartışmaları tasvir etmeye teşebbüs etmektedir. Bu yolla belli başlı tipik modern sosyolojinin meseleleri ele alınmakta ve Batı-merkezli dünya görüşü dolaylı olarak eleştirilmektedir. Bu amaçla, ayrıca, nesnellikten değeryargısına, eşitlikten sınıf çatışmasına, dinden hürriyete, soykırımdan entelektüellik sorununa ve güvenlikten iktidara dönük yapılan tartışmalarda bu Doğulu fikir adamlarının nasıl yaklaştığına odaklanılmaktadır. Bu noktada Doğu ve Batı kavramlarının coğrafi uzaklığı değil; sosyo-kültürel ve ideolojik farklılaşmayı ifade ettiğinin altı çizilmelidir. Sözkonusu farklılaşmaların Cemil Meriç ve Ali Şeriati gibi hem Batı'yı içselleştirmiş ve hem de buna rağmen yüzünü Doğu'ya dönmüş iki esaslı mütefekkirin çalışmaları bağlamında tasvir edilmesi tesadüf değildir. Nitekim bu iki düşünür, bu medeniyetin köklerine ulaşmada ve geleceği gelenekle inşa etmede önemli bir değer ve arkaplana sahiptir This paper is an attempt to describe the contemporary debates in sociology in the context of Ali Shariati and Cemil Meriç who are significant but not popular scholars of the Eastern intellectual world by making comparison with some Western thinkers and issues. In this way, it is dealt with some typical modern sociological matters and criticise indirectly the West-oriented worldview. For this purpose, it is also focused on the question of how the Eastern scholars approach some debates from objectivity to value-judgment; from equality to class conflict; from religion to freedom; from genocide to the problem of intellectuality; and from security to power. At this point it should be underlined that the concepts East and West do not refer to geographical distance but to socio-cultural and ideological differentiation. It is not coincidence that these differentiations are portrayed in the context of essential scholars like Cemil Meriç and Ali Shariati who both internalise the West and, despite this, turn their faces to the East because these two thinkers have significant worth and background in reaching the roots of this civilisation and in constructing the future