1877-78 OSMANLI-RUS SAVAŞI ÖNCESİ ULUSLARARASI DİPLOMASİ VE SULTAN ABDÜLAZİZ’İN ÖLÜMÜ
Access
info:eu-repo/semantics/openAccessDate
2018Access
info:eu-repo/semantics/openAccessMetadata
Show full item recordAbstract
1860’larda Almanya ve İtalya’dan çıkartılan Avusturya, kayıplarını telafi etmek amacıyla Osmanlı’ya yönelmişti. 1870’lerde büyük güçler arasında rekabet yoğunlaşıyordu. 1860’lı yıllarda İtalya ve Almanya’nın birer ulus devlet olarak ortaya çıkışları toprak kaybına uğrayan Viyana yönetimini Avrupa güç dengesinin zayıf devleti haline getirmişti. Fransa da 1870-71’de Almanlarla savaşından önemli kayıplar yaşamış, Avusturya gibi Fransa da Avrupa güç dengesinin zayıf bir üyesi haline dönüşmüştü. Avusturya ve Fransa’nın zayıf düşmesi ve geniş toprak kayıpları Kıta Avrupa’sında Almanya yükselen büyük bir güç haline getiriyordu. Zayıf Avusturya’nın, kendi toprak kayıplarını telafi etmek için Rusya ile birlikte Osmanlı’ya yönelmesi, dışarda bırakıldığını varsayan İngilizlerde derin kaygılara yol açıyordu. Gladstone’nun 1868’da başbakan olmasına bağlı olarak, 1856 Paris Antlaşması, 13 Mart 1871 Londra Sözleşmesi’yle işlevsizleşerek, Karadeniz silahlanmaya açıldı. İngilizler Rusya ve diğer güçlerle Osmanlı hususunda yakın ilişkiler geliştirmişler ve Babıali’yi uluslararası bir konferansla tecrit edebilecek bir siyasete odaklanmışlardı. Mithat Paşa ve arkadaşları 1856 Paris Sözleşmesine göre İngiltere’nin davrandığına, Osmanlı’nın toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına saygı duyduğuna inanarak siyaset yürütüyorlardı. Abdülaziz son aylarda Rusya ile yakın ilişkiler geliştirirken, Osmanlı Devleti içinde bir kanadın İngiltere’den beklentiler içinde olması Disraeli’nin Osmanlı’ya müdahale edebilecek siyasetini kolaylaştırabiliyordu. İngiliz hükümeti Fransa ve İtalya’yı da yanına alarak Osmanlı’ya müdahalede kendi kontrollerini güçlendirecek uluslararası bir konferans çağrısı gündeme getirecekler ve bu yoldan Rusya’nın, Avusturya’nın ve Almanya’nın İngiliz politikalarına ortak olarak davranmaya başlayacaktı. Rusya gibi, Avusturya da kendini Balkan Hıristiyanlarının doğal hamisi olarak görüyordu. İngiltere ve Fransa; Almanya, Avusturya ve Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğu üzerinde hakimiyet kurmalarına karşıydılar. 1875 Hersek ayaklanmasıyla birlikte, Konsolosluk misyonun Balkanlar’da nasıl bir göreve sahip olacağı ve kimleri temsil edeceği hakkında çıkan anlaşmazlıklar Avusturya ve Rusya arasındaki bölünmeyi açığa vurmuştu. Bosna ve Hersek’te Müslümanlarla Hristiyanlar arasında gerilimler artınca, Avusturya Başbakanı Kont Gyula Andrassy Balkanlar’ın reforma maruz kalması gerektiğini öne sürerek oluşturduğu plan 30 Aralık 1875’te Almanya, Rusya ve Avusturya tarafından Andrassy Notası olarak kabul edilmiş ve diğer güçlerin de onayına sunulmuştu. Fakat İngiltere Andrassy notasını kabul etmemişti. Osmanlı Devleti de İngiltere’nin cesaretlendirmesiyle Andrassy notasını onaylamamıştı. İngiltere Osmanlı’ya müdahale edilmesi için uluslararası bir konferansın düzenlenmesinden yanaydı; fakat üçlü ittifak İngilizlere mesafeli duruyordular. Bunun üzerine üçlü ittifak Andrassy notasında bazı düzeltmeler yaparak, notayı Berlin Memorandumu adı altında yeniden diğer güçlerin onayına sundular. İngiltere Berlin Memorandumunu da reddederek, kabul etmemesi yönünde Osmanlı Devleti’ne baskı uygulamaya başladı. Sultan Abdülaziz İngiltere’nin dayatmasını kabul etmedi ve üçlü müttefik temsilcileriyle görüşmelere devam etti. İngiltere Osmanlı’nın içişlerine müdahalede lider bir devlet olmak istiyordu. Rusya diğer güçlerle uyum içinde davranmaktan yana bir siyaset sergileyerek, Osmanlı’ya müdahalede önder bir konuma gelmek istiyordu. İngiltere yönetimi üçlü ittifakın planlarını devreden çıkartıp kendi planını uygulamaya sokabilmek amacıyla Osmanlı Devlet katmanlarında kendi nüfuzunu kullanmaya ve faaliyetlerini arttırmaya başladı. Osmanlı ile üçlü müttefik arasında ayrılıkları derinleştirip, Osmanlı’yı kendi siyasetine bağımlı hale getirmek niyetindeydi. 1876’da 29-30 Mayıs akşamı Sultan Abdülaziz tahttan düşürüldü ve yerine V. Murat geçirildi. Gözaltında tutulan Sultan Abdülaziz dört gün sonra ölü bulundu. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak üçlü ittifak Berlin Memorandumunu Osmanlı yönetimine vermekten vazgeçti. Bu gelişmeler İngiltere’nin uluslararası bir konferansı gerçekleştirmesine imkan sağlamıştı. Sultan Abdülaziz’in intihar mı ettiği, ya da bir cinayete kurban mı gittiği, o zamandan beri tartışmalıdır. Ama onun ölümü Osmanlı Devleti için büyük bir felaketin habercisiydi. Osmanlı Devlet katmanlarında yönetimle alakalı ortaya çıkan buhranlar İngiltere’nin çıkarlarına hizmet edecek şekilde sömürülmüştü. Devlet içi çatışmaları kullanan İngilizler Osmanlı’yı diğer güçlerden tecrit etmişler ve yalnızlaştırmışlardı. Osmanlı Devleti’ni kendi müdahale planına bağlamak maksadıyla, İngiltere öyle davranmaya başlamıştı ki, sanki üçlü ittifak devletlerine karşı Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını koruyormuş gibiydi. Bu siyaset sayesinde, İngilizler Osmanlı’nın Balkanlar’dan atılacağına ve Doğu Sorunun kendi menfaatlerine göre çözüleceğine inanıyorlardı. Expelled from Italy and Germany 1860’s, Austuria turned to the Ottoman Empire to find compensation for her losses. Towards 1870’s the competition among the big Powers was intensifying. Because, the Crimean War of 1853–56 and the Italian War of 1859 shattered the traditional relations of the European balance of power. From 1871 onwards German Empire as a great power appeared to help restructure the European balance of power. The emergence of Germany as a candidate to a great power and its political alignments with Austuria and Russia triggered a process that eventually culminated in the disintegration of the European nations into an unstable balance-of- power system across the European continent. This disntegration began speeding up with the Ottoman-Russian War of 1877-78. The disntegration continued up to World War I. Due to a weakened France by Germany in the war of 1870, England was fearful before the growing power of Germany at the center of Europe. Although Germany, Austuria and Russia formed an alliance in 1872, Austuria’s aspiration in the Balkans were directly opposed to those of Russia. Like Russia, Austuria considered herself a natural heiress of European Ottomans. England and France did not wish Germany, Austuria and Russia preponderating in the Ottoman Empire. However, as tensions between Christians and Muslims in Bosnia and Herzegovina began to come to a head, Count Gyula Andrássy of Austria-Hungary began to feel the need for reforms in the Balkans, and so on December 30, 1875, Austria-Hungary, Russia, and Germany proposed the Andrássy Note. England declined to favour the Andrassy Notes. England’s objection to Andrassy note encouraged the Ottoman State to try to counteract joint action of the Powers. Then The triple Alliance made some amendments to the Andrassy Notes and issued it as Berlin Memorandum. Once again England refused it and put pressure over The Ottoman to follow her suit. England wanted to play a leading role in interfering with Ottoman’s domestic affairs. But Sultan Abdulaziz was hesitant to accept England’s imposition. Russia was willing to act in commonn with other Powers, in order to take the lead in their activities. To counteract their plans England strove to increase her prestige and influence within the executive power structure of the Ottoman State, and separate her from Russia and other rivals. In 1876, in the night between 29 and 30 May Abdulaziz was forced to abdicate in favor of Murad V, and arrested in Capa Tope, where he was found dead four days later. Subsequently the Berlin Memorandum was witheld from handing over to the Ottoman Palace. The disqualification of Berlin Memorandum paved the path for England to organize an international conference at her disposal. Whether it was a suicide or a murder has remained unknown since then. But the consequence of his death was a disaster for the Ottoman State in the coming months. England profited from this discord to keep the Ottoman isolated and separated from other Powers, as she herself established cordial relations with Russia and her other rival Powers. By this policy, England believed that they would succeed in pushing the Ottomans from Balkans with a war waged by Russia against The Ottoman Empire, solving the Eastern Question to her advantage.
Volume
13Issue
22URI
https://doi.org/10.7827/TurkishStudies.13691https://app.trdizin.gov.tr/makale/TXpBek9URTVPUT09
https://hdl.handle.net/20.500.12440/4326