Gelişmiş Arama

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorÇalışır, Gülsüm
dc.contributor.authorUNCU, GONCA
dc.date.accessioned2019-12-25T12:05:20Z
dc.date.available2019-12-25T12:05:20Z
dc.date.issued2018
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12440/1930
dc.description.abstractEstetik, salt bir güzel arayişi iken, sanat felsefesi hem güzeli, hem de çirkini içine almaktadir. Sanata göre çirkinin de bir estetik değeri vardir ve bu değer kiymetlidir. Mitolojik çağlari temsil eden heykel ve resimlerde görülen canavar figürleri sanattaki çirkin kavramini içine almaktadir. Böylelikle ‘çirkinin mükemmel güzelliği’ kavrami sanatta kendine yer açmiş ve beğeni kazanmiştir. Umberto Eco, bu durumu sonsuzun estetiği olarak tanimlar ve hiç kimsenin çirkinlik olgusunun biçimsel incelemesi üzerinde durmadiğina dikkat çeker. Bu yüzden güzellik olgusu yüzyillar boyu kendine sanatta büyük bir alan açmiştir. Ta ki Avangard sanat anlayişindaki sanatin en önemli unsuru olan ‘estetik kaygisi’ yani güzel kaygisi artik sanat yapitinin bir ölçüsü dolmaktan çikarilincaya kadar. Kübizm, Dadizm, Neo-Dadaizm, Surrealism, Nihilism ve Kitsch gibi reddedişsel eleştirel sanat akimlariyla güzel arayişi yerini çirkinlik kavramina birakmiştir. Sanat, bir yansitma kurami üzerine oturmaktadir, ancak bu yansitma doğada gördüğümüz güzelin birebir yansitilmasi değil, yorumlanarak yeniden üretimidir. Dolayisiyla görünen gerçekliğin güzelliği, sanatta da güzel olmak zorunluluğu taşimamaktadir. Ayni şekilde doğada çirkin olan da sanatta güzel olabilmektedir. Güzel Sanatlar, her türlü biçimsel görselliği kapsayan salt bir kavramsal yapi değildir. Güzel sanatlar olarak tanimlanmiş olgu kültürel çeşitliliğin ve zamansizliğin içinde yoğrulmuş bir yorum arayişidir. Bu kavram bir güzellik arayişi değil, estetik bir yorum arayişidir. Bu arayiş güzelin tam karşiti kaygilarla da gerçekleştirilebilir. Çirkinin güzel olarak algilanabilmesi sanatin yorum gücüdür. Oysa güzellik kadar çirkinlik de hayatin içindedir ve bize çok yakin bir olgudur. Çevremizdeki savaşlar, kavgalar, yoksulluk, şiddet, öfke ve nefret gibi duygular çirkinin birer yansimasidir. Dolayisiyla, hayatin içinde var olan bu kavramlar sanatin alanina girmektedir. Umberto Eco’nun baş yapitlarindan biri olan ‘Çirkinliğin Tarihi’ isimli eserinin işiğinda gerçekleştirilecek bu araştirma kapsamli bir literatür taramasini içine alacaktir. Bu çalişma, sanatin bir güzel arayişi olarak bilinen yaygin inanişinin karşisinda, çirkinin sanattaki temsilinin nasil olduğuna işik tutmayi amaçlamaktadir.en_US
dc.language.isoturen_US
dc.rightsAttribution-NonCommercial-ShareAlike 3.0 United States*
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.rights.urihttp://creativecommons.org/licenses/by-nc-sa/3.0/us/*
dc.subjectSanaten_US
dc.subjectGüzel Sanatlaren_US
dc.subjectEstetiken_US
dc.subjectGüzelen_US
dc.subjectÇirkinen_US
dc.subjectSanatta Çirkinen_US
dc.titleSanatta Çi·rki·ni·n Temsi·li·en_US
dc.typeotheren_US
dc.relation.publicationcategoryUluslararası Yayınen_US
dc.department[Belirlenecek]en_US
dc.authorid0000-0003-3631-6819en_US
dc.contributor.institutionauthor[Belirlenecek]


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster

Attribution-NonCommercial-ShareAlike 3.0 United States
Aksi belirtilmediği sürece bu öğenin lisansı: Attribution-NonCommercial-ShareAlike 3.0 United States